Türkiye’de bilim-kurgu
sinemasının örneklerine nadiren rastlanmasının nedenlerini düşünüyorum ve
bilimin zaten önemsenmediği bir ülkede, bundan çıkarılabilecek kurguların
mahiyetinin, absürdlüğü ile kült statüsüne erişmiş “ Dünyayı Kurtaran
Adam “ benzeri yapımlardan öteye geçememiş olmasını normal
karşılıyorum.
Yeni bir terminoloji yaratmak, varolandan yola çıkarak yeni bir gelecek
öngörüsünde bulunmak ve bunların tutarlılığını sağlamak gibi zorlukları
bünyesinde barındıran tür, öncelikle insanın varolan algılarından sıyrılmasını
gerektirmektedir. Nitelikli bir bilim-kurgu filmi ortaya koymak
için kişinin, yeni ve tutarlı bir dünya öngörüsünde bulunmasının zorluğundan
çok, böyle bir toplumsal yapı içerisinde oluşmuş varolan algılarından
sıyrılmasında zorlanacağını düşünüyorum.
Güncel sorunların distopik öngörüsü niteliğindeki gerçek bir bilim-kurgu filmini, etrafındaki sıradan algıları kırma isteğini içinde hisseden sinemacılar sayesinde izleyebiliriz; yoksa daha çok uzun yıllar “uzaydaki Türk”ün klişe esprilerine gülmek(!) zorunda kalırız.
Güncel sorunların distopik öngörüsü niteliğindeki gerçek bir bilim-kurgu filmini, etrafındaki sıradan algıları kırma isteğini içinde hisseden sinemacılar sayesinde izleyebiliriz; yoksa daha çok uzun yıllar “uzaydaki Türk”ün klişe esprilerine gülmek(!) zorunda kalırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder