21 Eylül 2011 Çarşamba

Chapline ve Modern Zamanlar

Tarih boyunca insanlar arasında ortaya çıkmış olan çelişkiler ve çatışmalar yoğun biçimde güldürünün yapı taşını oluşturmuşlardır. Aristo trajedinin ortalamanın üstündeki insanları; güldürününse ortalamanın altındaki insanları temsil ettiğini söyleyerek soylu ve aşağı sınıf ayrımını yapmış, güldürünün alt sınıfların üsttekilerden öç almasıyla ortaya çıkmış bir tür olduğunu vurgulamıştır. Chaplin’e  göre ise; yaşamda güçlü olmak için mizaha en çok ihtiyaç duyan alt sınıftır. Güldürünün vazgeçilmezleri, çelişki ve çatışmalar bu türe kesinlik kazandırır. İnsan olarak sahip olduğu bütün değerleri hala bünyesinde barındırmakta olan ‘şarlo’ karakteri soylu insancıl ülküleri için verdiği sürekli ve dramatik savaşı en keskin biçimiyle ‘Modern Zamanlar’ filminde sürdürmektedir.

     1932 Haziranı’nda 15 aylık dünya gezisinden döndüğünde, Büyük Buhranın Amerikan toplumu üzerindeki etkileri Chaplin’i sarsmış “Modern Zamanlar”ın fikri de bu durumun gözleminden doğmuştur denilebilir. Bu film, Chaplin’in yapıtlarının merkezi, temel direği hatta bir anlamda olgunluk noktası sayılabilir. Daha otobiyografik ve simgesel olan “Verdoux”dan da fazla olarak, “Modern Zamanlar” daha özden ve daha insani yönleri ile Şarlo Efsanesinin tamamının son derece açık bir anlatımı biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bu film, kuşkusuz, bir sanatçının insanın yabancılaşması üzerine yaratabileceği en nitelikli belgelerden biridir.

     Bir koyun sürüsüyle koşuşturan insanların paralel biçimde gösterilmesiyle açılan film iki sürünün de aynı bilinçsizliği taşıdığını vurgulamaktadır. Devasa makineler arasında ya da aslında makinelerin birer parçası haline gelmiş biçimde ne yaptıklarını ne ürettiklerini bilmeden durmaksızın çalışan işçilerin içinde bu yeni küresel ekonomik düzene ayak uyduramayan sakar serseri hem çarkların işleyişini bozmakta bu arada da kendi beynindeki çarkların işleyişi bozulmakta dolayısıyla da toplum dışına itilerek ya akıl hastanesine ya da hapishaneye gönderilmektedir.

     Suçlaması topluma karşıdır; acımasız bir zenginler ve kudretliler sınıfının egemen olduğu insanlık dışı bir toplumun orman yasasına yöneltir suçlamasını. Bu suçlama, bu karşı savaş, yavaş yavaş biçimlenerek “Modern Zamanlar” filmiyle açıklığa kavuşmuştur.


     Şarlo her zaman toplumdaki sıradan biri gibi düz kişilerin, sokaktaki adamın dostu ve suç ortağı olarak tanınmıştır. Chaplin bunun bilinçli olarak farkındadır da. Halk zengin kişilerin güç duruma düşmesinden zevk alır, tatmin olur, bunun içindir ki Chaplin bütün zengin sınıfları sistemli olarak küçük düşürür. Bunun içindir ki “Modern Zamanlar” doğal Amerikan toplumunun temel ilkelerini yok etmeye girişmiş ve komünizm suçlamalarını kuvvetlendirmiştir.

     Yoksullar,büyük bir sefalet içindedirler ve horlanmaktadırlar. Bu yüzden hem kendi aralarında, hem de başkalarına karşı kötü davranırlar. Şarlo da onlara benzer; çünkü O da namuslu ve kurallara uyar olmayı göze alamamaktadır

     Şarlo bir berduş değildir, o bir işçidir. İşsiz de kalır ama o sırada yeni bir iş arıyordur. Çalışmak kaçınılmaz bir şeydir. Aynı zamanda da nefretlik kötü bir şeydir. Çünkü insanı zincire vurur ve aşağılatır. Aç kalmamak için Şarlo her işi yapmaya hazırdır. Genel kural olarak güvenliği olmayan oldukça kötü işler bulur ve en alt kattan hizmetlerle uğraşır. Dikkat çekici bir durum da Şarlo’nun, “Modern Zamanlar” dan önce hiçbir zaman kelimenin tam anlamıyla işçi olmadığıdır. Şarlo çoğu zaman işvereni tarafından sömürülür. Hatta bazen tartaklanır. Bu da Şarlo’nun dünyasının bir sınıf anlayışına göre düzenlendiğini gösterir. Şarlo işten korkar, nefret eder çünkü bir yere bağlanamaz. Korkunç derecede sakardır. Giriştiği işleri inanılmaz biçimde arapsaçına çevirir ve onları doğru olarak tamamlamaktan acizdir. Bu konuda en üst noktaya “Modern Zamanlar” da ulaşılır. Bu arada Şarlo kelimenin çağdaş anlamında işçi olmuştur. Kapitalist tipte büyük bir işletmenin zincirleme üretiminin bir parçasında çalışan işçi.


      Şarlo emekçiyi daima yoksulluğun çizgileriyle görmüş ve göstermiştir. Temsil ettiği durumların insancıl gücü, siyasal çelişmeleri de buradan gelmektedir. “Modern Zamanlar” filminde sürekli olarak emekçi temasına değinmekte, fakat konuya hiçbir zaman siyasal açıdan yüklenmemektedir. Gözlerimizin önüne serdiği şudur: Emekçi hâla kör ve uyutulmuştur. Emekçiyi tanımlayan şey gereksinimlerinin yapısı ve efendilerinin elinden kendine ve topluma karşı yabancılaşmasıdır. Gerçekten de Şarlo temel gereksinimlere göre biçimlenir. Yani açlık, uyku ihtiyacı, soğuğa karşı savaş onu yöneltir. Çalışma gücünden başka hiçbir şeye sahip değildir. “Modern Zamanlar” da, Şarlo proleterleşmenin en sefil ve en insanlık dışı evresine, yani Taylorize işçi aşamasına ulaşır. O artık makinenin savunmasız bir avı ve toplumsal düzenin kelimenin tam anlamıyla kurbanıdır. Marx daha 1844’lerde “ İşçi emeğiyle üretimi arttırdıkça yarattığı malların yabancı dünyası karşısına daha güçlü olarak çıkmakta ve kendi iç dünyası ise gittikçe daha fakirleşmektedir. İş işçinin dışındadır. İşçi işinde kendini bulamamakta, kendini yadsımakta ve mutsuz olmaktadır. İşçi, kendini işin dışında yalnız hissetmektedir. Demek ki çalışması bir gereksinmesinin karşılaması olmuyor, kendi dışındaki ihtiyaçların karşılanması için bir araç durumuna giriyor… O halde, işçinin faaliyeti kendi faaliyeti değil. Bu faaliyet, başkasının malı ve işçinin kendini yitirmesidir. Sonuç olarak çalışan insan sadece hayvani fonksiyonlarında özgürdür. Beşeri fonksiyonlarında kendini sadece hayvan olarak görmektedir… Bu ilişki işçinin, kendisine yabancı olan ilişkisidir.” demiştir.

     Çalışmanın getirdiği bu yabancılaşma tanımı “Modern Zamanlar”daki emekçi Şarlo’ya tıpatıp uygulanabilir. Zincirleme iş düzeninin ortaya çıkardığı çılgınlıkla, grevciler, işsizler, aç çocuklar, polisin şiddet hareketleri Amerika’daki çalışma koşullarıyla ilgili korkunç bir tablo meydana getirmektedir.

     “Modern Zamanlar”da öyle detaylar vardır ki; bu detaylar büyük bir siyasal ve toplumsal açık görüşlülüğün olduğu gerçeğini belirtmektedir. Polis tarafından öldürülen bir grevci, yetimler evine götürülen kimsesiz çocukların ardından insanı buz gibi donduran alaylı bir ara-yazı: “Devlet kimsesiz çocuklara bakmakla görevlidir.”; ekmek çalan bir kızı polise bildiren bir burjuva hanım ve tabii kırmızı bayrakla ilgili ünlü ayrım.

     Chaplin  işçileri, kendine benzeyenleri neden gülünçleştirmeye çalıştı? Kapitalist toplumun korkunç bir yergisi olan “Modern Zamanlar”da işçilerin eylemsizliklerini göstermek istemiş olabilir ki bu da onun için yeni bir şey değildir. Burada anlamda karışıklığa yol açacak bir yön yoktur. Ona ayak uyduranlar, onu taklit edenle, izleyenler işçiler değildir. Tersine, O kendini rastlantısal olarak onların önünde bulur, elinde anlamını kendisinin de bilmediği kırmızı bir bayrağı sallamaktadır; ne var ki gösteriyi yapanlar ve polis için bunun çok açık bir anlamı vardır. İşçiler önlerinde Şarlo olmak üzere yollarına devam ederler. Şarlo bir kez daha başına gelenleri anlamayan zavallı tip durumundadır. Rastlantı sonucu, yabancılaşmış ve siyasal bilinçten yoksun işçi kendini, kendine rağmen sendika ve devrim savaşının içine itilmiş bulur ve koşulların zoruyla taraf tutmak, seçmek durumunda kalır. Polislerce bir devrimci gözüyle bakılınca er ya da geç gönüllü ve bilinçli bir devrimci olmak zorunda kalacaktır.


     Chaplin, kapitalist sanayinin insanlık dışı işleyiş düzenini çok başarılı biçimde incelemiştir. Ama Chaplin, aynı zamanda Şarlo’ya ve geleneksel “küçük adam” psikolojisine de sadık kalmaktadır. Kurulu düzen tarafından ezildiği zaman devrimci savaşın bilinçli bir mücahidi olmak o denli kolay ve basit değildir.

     “Modern Zamanlar”daki polislerin, kırmızıya karşı aşırı duyarlılık gösterdiği sahnelerde, taşlanan kuşkusuz, şamar oğlanı yerine geçen bir ideolojiye karşı yürütülen bu kör tutkudur. Şarlo emekçi ile yoksulu anlar ve polis tarafından aynı gözle görülüp, aynı muameleye uğradığı zaman işçi sınıfının kaderini paylaşır. Halka körlüğünü öyle gösterir ki, halk hem körü hem de onun serüvenini seyreder. Birinin gözlerinin görmediğini görmek, körün görmediklerini en yoğun biçimde görmenin ve anlamanın en iyi yoludur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder